Atatürk, savaştan yorgun çıkan Türk halkının bir an önce kalkınarak yoksulluktan kurtulmasını, bolluğa kavuşmasını, insanca yaşamasını isterdi.
Yaptığı devrimler, aldığı ekonomik tedbirler hep bu amaca dayanıyordu.
Türk halkının çağdaş düzeye erişmeden gözlerini kapamak istemiyordu.
Yapılan her işin halkın yararına ve halk için olmasına çalışır, tüm prensiplerini bu görüşün ışığı altında ortaya koyup, uygulanmasına çalışırdı.
Bir yaz mevsimi İstanbul’a gelmiştik.
Gece Dolmabahçe Sarayı’nda bizimle beraber kalan İstanbul valisi Muhittin Üstündağ, sabah sabah Başbakan İsmet İnönü’ye yapılan günlük işleri anlattıktan sonra şu haberi uçurdu:
─ Paşam, haberiniz olsun. Ekmek fiyatını arttırdık.
İsmet İnönü valiye ekmeğe ne kadar zam yapıldığını sordu. O da beş kuruştan yedi kuruşa çıkarıldığını söyledi.
İnönü, bu iki kuruşluk zamma pek sesini çıkarmadı. Olay kapandı sanıyorduk. Meğer fırtına daha başlamamış.
O gece sofrada günlük konuşmaların görüşülmesinden sonra Vali Muhittin Üstündağ, yeniden ekmek zammını ortaya atıp buna neden gerek duyulduğunu bir bir sıralayarak kendini haklı göstermeye çalışıyordu ki, birden Atatürk’ün kaşlarının çatıldığını gördüm.
Vali, sabah İnönü’ye anlattığı ve hiç bir tepki görmediği ekmek zammı işinde Atatürk’ün de pasif kalacağını sanmıştı anlaşılan. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi vermeye kalkınca Atatürk birdenbire ciddileşti:
─ Ne yaptınız Vali Bey. Bu fakir milletin zaten yemek için sadece bir ekmeği var. Ona da mı göz diktiniz? Onu da mı elinden almaya kalktınız? Bula bula fakirin ekmeğini mi buldunuz arttıracak?
Vali kıpkırmızı kesildi. Doğrusu böyle bir tepki pek beklemiyordu.
─ Şey efendim, diye kem küm etmeye başlamıştı ki, Atatürk sesini daha da yükselterek şöyle konuştu;
─ Bizim millet başka milletlere benzemez. Bizim millet ekmekle beslenir. Ekmeği kara somuna katık eder. Fakir köylünün yiyeceği bir baş soğanla, bir somun ekmektir. Ekmekten ne istediniz? Ekmek fiyatını arttıracağınıza elinizden geliyorsa yüz paraya indirin…
Kaynak: Cemal Granda – Atatürk’ün Uşağı İdim